“Yabancı oyuncu transferlerinde biraz yanılgı ettik”

Spor Toto 1. Lig takımlarından Gençlerbirliği’nin lideri Niyazi Akdaş, haziran ayında seçimli genel konseye gideceklerini belirterek, “Eğer orada mali katkı verecek arkadaşlarımızı idareye katarsak, o vakit ben devam ederim. Aksi takdirde devam etmem mümkün değil.” dedi.

Niyazi Akdaş, tesislerde AA muhabirine yaptığı açıklamada, ekonomik açıdan badire yaşadıkları bir dönemde kadrosu kümede tutmayı başardıklarını söyledi.

Sezon başında transfer yasağının bulunduğuna dikkati çeken Akdaş, “Sezonun birinci yarısında transfer yasağını kaldıramadığımız için yüklü olarak genç oyuncularla oynadık. Maalesef birinci yarı sonunda 7 puana ulaşabildik. Birinci devreyi 7 puanla tamamlayan bir ekibin ligde kalmasının tarihte örneği yok. İkinci yarı 31 puan alarak toplam 38 puanla ligde kaldık.” tabirlerini kullandı.

Kulübe dayanak verenlere teşekkür eden Akdaş, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Transfer yasağını kaldırdıktan sonra herkes ’30 oyuncu alındı’ diyor. 7-8 oyuncuyu altyapıya aldık. Bizim A kadroya aldığımız 23 oyuncu var. Bunlardan birisinin parasını da geldiği kulüp karşıladı, bizden rastgele bir ödeme olmadı. 17 oyuncuyu da diğer gruplara verdik. Bir kadroda 8 kiralık oyuncu varsa bunları bir aile biçiminde toplamak o denli kolay değil. Zira genelde kiralık oyuncular fazla katkı vermezler fakat bizdeki arkadaşlarımız o kadar kulübü sahiplendiler ki mensubu olduğu kulüp üzere oynadılar. Burada Serkan (Aydın) Bey’e de çok teşekkür etmek lazım. Havayı o yarattı. Biz bir grup olduk.”

“Daha fazla puan da alabilirdik.” diyen Akdaş, “Sezonun ikinci yarısında kaybettiğimiz Altınordu ve Samsunspor maçlarına üzüldüm, farklı olabilirdi. Lakin sonunda memnun olmamız lazım. Zira ligde kaldık. Kimi arkadaşlarımız ‘Hiç transfer yapma, para da harcama, aşağı inelim ondan sonra tekrar uğraşır çıkarız.’ dediler. Lakin aşağı düştüğünüz vakit o derya kuyusundan çıkmak mümkün değil. Çok güç, her bir alt lig üsttekinden daha sıkıntı.” değerlendirmesinde bulundu.

Niyazi Akdaş, kulübü ekonomik açıdan devraldıkları periyoda nazaran daha güzel noktaya getirdiklerini vurgulayarak, “Biz kulübü devraldığımızda avro 10 liraydı, 130 milyon lira borcumuz vardı. Artık banka ve vergi borcunu saymazsak, bunlar taksitle ödenecek sayılar. Mevcut piyasa borcumuz dahil, oyunculara, hocalara borcumuz dahil, pirim borçlarımız dahil 44 milyon lira borcumuz var. O bakımdan ben kulübü devraldığımdan daha âlâ duruma getirdiğime inanıyorum. Benim de birtakım yönetici arkadaşların da alacağı var lakin biz bunları tahsil etmek yerine ileride şirketleşirsek oradan pay almayı tercih edeceğiz.” diye konuştu.

“Seneye ne yaparız? Benim kulübe verdiğim para kadar seneye de para vermem mümkün değil.” tabirlerini kullanan Akdaş, şunları kaydetti:

“Haziranda seçimli genel konsey yapacağız. Şayet orada mali katkı verecek arkadaşlarımızı idareye katarsak, o vakit ben devam ederim. Aksi takdirde benim devam etmem mümkün değil. O yüzden çok sevdiğim Gençlerbirliği Kulübünün başkanlık vazifesinden ayrılmak durumunda kalabilirim. Biz üç sene için seçildik lakin idare konseyinden uygun parayı tahsil edemedim. O bakımdan yeni bir idare konseyi, yeni bir anlayışla devam etmek istiyorum. Bunu sağlayabilirsek devam edeceğim. Aksi takdirde kimileri ‘İstifa etsin, yeni idare gelsin.’ diyor. Buyursunlar gelsinler, halledebiliyorlarsa halletsinler.”

“Türk futbolu kalkınacaksa Anadolu’yla kalkınacak”

Akdaş, devam etmesi durumunda Gençlerbirliği’ni Spor Toto Üstün Lig’e çıkarmayı hedeflediğinin altını çizerek, “Gençlerbirliği’nin yeri Spor Toto 1. Lig değil. Hem Spor Toto Muhteşem Lig hem de Spor Toto 1. Lig’de grupların çoğunluğu İstanbul takımları. İstanbul ligi olmaya başladı. Bunun Anadolu’ya yayılmasının yanlışsız olduğuna inanıyorum. Türk futbolu kalkınacaksa Anadolu’yla kalkınacak.” halinde görüş belirtti.

Altyapıya bu periyotta tartı verdiklerine değinen Akdaş, “16, 17, 19 yaş altı gruplarımız yeterli sonuç alarak seneyi geçirdi. Önümüzdeki sene daha da yeterli olacak. Zira altyapıyı kuvvetlendiriyoruz. Spor okullarımızda 1200’ün üzerinde öğrenci var. Çok uygun 13 ve 14 yaş altı gruplarımız var. Altyapıyı eski günlere döndürme eforu içerisindeyiz. Ayrıyeten bayan ekibimiz play-off’a kaldı. Kick boks ekibimizden 3 arkadaşımız dünya şampiyonu oldu. Seneyi düzgün geçirdiğimize inanıyorum.” değerlendirmesini yaptı.

Akdaş, son 7 maçta misyon yapan ve Gençlerbirliği’nin kümede kalmasında kıymetli hisse sahibi olan teknik yönetici Sinan Kaloğlu’ndan da övgüyle bahsetti.

Kaloğlu’nun bu kadar başarılı olabileceğini iddia etmediğini söyleyen Akdaş, “Sinan hoca çok güzel bir teknik yönetici. Çok başarılı oldu. Grubun bir aile olmasında çok büyük emeği var. Oyunculuktan geldiği ve yeni jenerasyon hoca olduğu için oyuncuları çok yeterli çalıştırdı, uygun egzersiz yaptırdı. Takımı çok âlâ. Biz, daima birlikte aile olduk. Ben de her maça gittim. Her gün tesise geldim, onların sıkıntılarını çözmeye çalıştım. Elimizden gelen uğraşı ziyadesiyle gösterdiğime inanıyorum. Daha düzgününü yapacak varsa buyursun gelsin. Sinan hoca ile 3 yıllık mukavele imzaladım. Ben ayrılsam da o buranın hocası.” halinde konuştu.

Niyazi Akdaş, Eyüpspor’dan kiralık gelen ve performansıyla dikkati çeken Mete Kaan Demir’in bonservisini almak istediklerini söz etti.

Transfer ettikleri birtakım yabancı oyunculardan ise kâfi katkıyı alamadıklarını belirten Akdaş, şöyle konuştu:

“Yabancı oyuncu transferlerinde biraz kusur ettik. Fakat devre ortasında sonuncu olan ve 7 puanı bulunan gruba kimse gelmek istemiyor. Santraforlarımız ve Torje yanılgılı transferlerdi lakin bunun haricindekilerden ekseriyetle mutluyuz. Yabancılarla yaptığımız mukaveleler Moha hariç 6 ay artı opsiyonlu bir sene. Yani bu sene sonunda hepsini gönderebilirim. Onların yerine yeni daha başarılı oyunular transfer etme gayreti içinde olunacaktır. Ben olsam da olmasam da bu o denli olacak.”

Taraftarların çoğunluğunun keyifli olduğuna inandığını lisana getiren Akdaş, “Ama kimi taraftarların toplumsal medyada yazdıkları insanı üzüyor. Hakaret boyutuna varan şeyler yazıyorlar. Onlar rahatsız ediyor, etmiyor desem palavra olur.” diyerek kelamlarını tamamladı.